28 Mart 2009 Cumartesi

Ogame bu game:)

yeniden ogame...
efsane browser oyunu ogame ile tanisikligim aslinda 2005 senesinde olmustu.. o gunlerde 1.evrende ilk 1000 e bile girmistim.. hatta oyle bir filom vardi ki o filonun yikilmasindan cikan copu herhalde 5000 geri donusumcuyle felan alinmistir harabe alanindan...
Ne dedigimin farkinda bile olmayabilirsiniz eger ogame ile tanismamissaniz.. :)


Oyun sanal ortamda online olarak oynanan bir gercek kullanici oyunu. oyunda temel amac metal, kristal, doteryum gibi uc ana malzemeyi kullanarak hem bunlarin madenlerini insa etmek hem teknolojik gelisimleri yapmak, hemde filo ve savunma yapmak amacini guduyor. Biraz kompleks bir yapisi var oyunun ama zamanla ogrendikce bu karmasayi da ogreniyorsunuz. bir ana gezegeniniz ve bu gezegene baglayabileceginiz 8 somurgeden olusan ulkenizi yonetiyor ve sizin gibi kurulan diger gezegenlere saldirip onlarin kaynaklarini ele gecerebiliyorsunuz.


anlattikca karmasiklasacagi icin bu oyunu cok fazla aciklamak pek birsey ifade etmeyecek sanirim:) 2005 te baslayan bu macera 2007 ye kadar devam etti ve biraktim oynamayi bende.. gecen gunlerde ise yapacak pek birsey bulamadigimdan midir yoksa eski gunlere bir ozlem mi bilmem yeniden basladim.. bu sefer 49. evrende.. 50 evren var ogame de ve bunun anlami 50x10000 = 50000 kisinin oynadigi bir oyun...


iyi oyunlar emre:)

27 Aralık 2008 Cumartesi

mualla hanimin muzik tarifleri

Yemeklerle muzik arasinda inanilmaz bir bag var inkar edilemeyen. Son zamanlarda Cagan Irmak'in filmi Issiz adam'da ve Elif Safak'in Araf kitabinda da bu konu islenmis yada kullanilmisti hatta.


Bende cok katiliyorum bu yaklasima. Mesela acili yemekler rock muzigi animsatir bana, tatlilar ask sarkilarini, eksiler buruk romantik sarkilari, yagli agir yemekler klasik muzik gibidir bazen:) bazi tadlar vardir yavan eksik avakado gibi, turk pop muzigi diye gecen zirvaliklarda(hepsini bir tutmak dogru olmaz ben sadece bir genelleme yaptim) oyle bir tad birakir iste damaginizda.


bazi tadlar sizi cocuklugunuza goturur elma sekeri yada pamuk helva gibi, bazen de bir sarki sanki damaginizda yayilan bir aroma gibidir. ruhun gidasi derler ya aynen oyle. yagmurlu gunde icilen sicacik bir kahve nasil sakinlestirirse insani bazi muziklerde o derece isitiverir insani.


O zaman yemek tarifi verir gibi muzik tarifi vereyim birazda..


Mesela isten yada okuldan gelmissinyorgun ve yalnizsin. Melankolik degilsin o anda ama huzunlusunde biraz. Tam zamanidir Leonard Cohen dinlemenin o halde. Agir agir ilerleyen melodisi yumusak ritmi ile tam bir sakinlestirici / dinlendirici olur Cohen. Yanina bir fincan kahve ve belkide los bir isik ile servis edilirse etkisi daha hos olur.


Diyelim ki neselisin, icin icine sigmiyor. ne yapsan az geliyor, paylasacak biride yok yaninda. O zaman tak kulakliklarini cik disari ve basla su listeyi dinlemeye.
Ska-P - el vals del obrero
prodigy - mindfields
cesare cremonini - Marmellata
Neffa - il mondo nuovo
Carlos Vives - La celosa


O gun sabahtan aksama kadar yagmur yagmis, hala da ciselemkte, aksamuzeri herkes isten donuyor sokaklar sacak altlarina saklanmaka mesgul yuzlerce binlerce insanla dolu. Sense bombos bir ruh hali icindesin. ne mutlusun ne uzgun o zaman icinde guzel sarkilar var meslea..
Gocce di memoria - Georgia
running up that hill - placebo
Chambao - Como el agua
Dolores O'Riordan - Ordinary day
Le peuple migreatur - Song of storm


Diyelim ki cok uzgunsunuz ama ne unutmak ne de teselli olmak istiyorsunuz. Dusunup iyice sindirmek yada alismaya calismak ta degil istediginiz. sadece oylece yurumek dusunmek istiyorsunuz o zaman yine kulakliginizla kalabaliklarin arasinda kaybolabileceginiz sekilde su recete onerilir.
Ich denk an dich - Nelly
I hate everything about you - Three days grace
Evanthia Rebutska - an umbrella over bosphorus
When i think of you - chris de burgh
Lucio Battisti - I giardini di marzo
Mauro di Maggio - Non ti voglio fermare


Bu tariflere daha eklenir.. ama o da ikinci yaziya:)

8 Kasım 2008 Cumartesi

mind fusion

i feel alone
i like this feeling sometimes.
but when i dont know where you are
what you are doing,
when an idea of you having fun
somewhere with someone
i feel like i m useless.
that is not i dont want you
to be happy
but i cant help
the pain of being so far
i love to love you
but i hate to be refused
like i did nothing confused
never had something wrong to you
but never had your hands
strickly holding mine through

i m missing you
and i have a fiery telling me
that you miss me too
i hope i wasnt me
and i hope i havent known you
but i know you
and it is me
and i love you
but you dont ..

writing what i had in my mind
nothing done to make it art
just a very silly mind emptying
i m so creepy i know
ok i stopped blog

RIP survivor.

Sometimes i think i m not really under any emotional pressure or impression. It seems that i have a so hard heart but it is not about that. i dont know why i cant get deep and strict releations with the people or objects like the others do. But i realised that i am like a piece of rock sometimes when i face some sad conditions. I am not saying for all sad conditions but i m very calm and reactionless over the unexpected conditions. Our bird survivor (a.k.a. the gush/nameless) has died today in my hands. he was shaking and couldnt get to use his legs. he only could a weak try to fly which he wasnt so good at but that was all. didnt wanna eat or drink some water. meanwhile he was very good in the morning and i dont know what happened but he was like he was paralised.

Anyways we were together for last 3 years and nearly i was always feeding him but that was all i never tried to get an emotion to him and i never did one of those jibirish talks to him. now he is dead and laying on the floor of his cage death i have no intense or lightly feeling about him. rest in peace survivor, this time you couldnt survive but u deserved this name afterall.

i hope i wont have this feeling over people too someday. I felt bad about feeling nothing after a lost and i bet this would be a heavier feeling if that wasnt a bird.

rest in peace survivor.

11 Ekim 2008 Cumartesi

My music producing disappointment

After all those years I have made my own albums at the end. Because i always buy or download an album and i generally like 30% of the songs of that. Actually it is 70% lose economically unused part.

So i decided to make my own albums which i have satisfaction of 100 % . There are 3 i can publish now but after a hard work i can publish 20 more in a day:) thank god i dont need musicians or studios to make an album..
Tribute to Breeze...

This is the first album i made for the spring season.. it is actually like a best of or gold ballads..



This is the second album that i made for the Italian songs.. there are lots of NEK songs in it but it has a reason you should believe me:)

And this last one is for the spanish songs.. They are not the best Spanish songs but you already know i have a reason to put them together:)


As it is clear sometimes however you spend a great effort, that wont bring you joy or happiness. This is kind of a destiny joke or a lifetime rule. You put a great effort, patience, and passion but it wouldn't work. At the end i had my albums done and sold only one. Actually the target achieved but the one who bought my albums didnt praise for that even once. .

my music producing then turned into a disappointment and i just have a memorial archieve which makes me melancolic when i listen them..

life is unfair and you never get to learn it. So dont worry or be fancy about learning this rule. You wont be able to........

P.S : All these album covers are made individually and havent ever used commercially.

18 Ağustos 2008 Pazartesi

Knidos - Datca


Knidos antik kenti Turkiye'nin guneybatidaki en uc noktasinda bulunuyor. Datça'dan 25 km kadar otede bir burunda bulunan antik kent antik cagda çiplak Afrodit heykeliyle meshurmus. Oyle ki diger sehirlerden bu heykeli gormeye gelirmis insanlar. Dunya'daki ilk ciplak tanrica heykelide oldukca ilgi cekici olsa gerek o zamanlar. Gunumzde bu heykel hala bulunamamis. Bir donem Amerika'li arkeologlar tarafindan arastirilan bolge daha sonra Turk arkeologlara birakilmis.

The ancient city "Knidos" is at the farest southwest part of the Turkey. It is a semi-island which is 25 km far from Datca. This city was said to be famous of first nude statue of Aphrodite in the ancient era. That statue is so famous that all people from other cities are used to come to see the nude beauty of the marble Aphrodite:) That statue hasn't been found yet although there are digging researches. American archeologist used to work at the area but now Turkish archeologist are continuing the research.

Şaraplarıyla ünlü Knidos bilim ve sanatta da ileri bir kentti. Tarihin büyük astronomi ve matematik bilimcisi Eudoksos ve ünlü ressam Polygnotos burada yaşadı

Knidos was used to be famous with its wines but also science and art was at a good level at the city. One of the most famous astronomist and mathematician Eudokos and a famous painter Polygnotos were lived in this city.

Bu tarihi sehre ailem ve kuzenlerimle gittim. Amacimiz hem tarihi bir sehrin kalintilarini gezmek hemde bir yanindan Akdenizi diger yanindan Ege denizini gorebildiginiz bu burnu gormek ve her iki denizde bir kac dakika arayla yuzebilmekti. Manzaranin guzelligine diyecek tek kelimemiz yok ama kiyidan denize girmek pek te ayni guzellikte degildi. Yosunlarla kapli deniz istedigimiz keyfi vermekten uzak kaldi. Ancak bir ara iskeleden o tertemiz denize atlamak biraz olsun oraya kadar gitmis olmamizin guzel yani oldu.

Milli park ve muze olarak tanimlanan bu kalinti alanina giris ucreti 10 YTL. Ancak ogrenci, ogretmen ve emekliler bu ucretten muaf tutulmus. Park icerisinde yemek yiyebileceginiz ve icecek alabileceginiz bir restoran disinda hicbir yer yok. ayrica Knidos yolu da virajlar ve bozuk satihlarla dolu dar bir yol oldugundan cok konforlu degil. Ancak yol kenarinda durup bakmak isteyeceginizessiz manzaralar ve agaclardan keciboynuzu (harnup) koparip tadina bakma imkaniniz var.

Sonunda bu guzel manzara esliginde buradan ayrilarak yuzmek istiyorum diyerek basimizin etini yiyen kuzenim icin Datca'ya donduk.

Datca yine az el degmis turistik beldelerimizden biri.. Bence bu avantajini uzak olusundan, yolunun virajli olusundan ve buraya gelmek icin gokova marmaris gibi daha populer tatil merkezlerinin icinden gecmek durumunda olusu sayesinde korumakta.

Son derece sakin bir tatil beldesi olan Datca emsallerine gore biraz daha da ucuz. Unlu sair CanYucel ve onun bu sehre aski sayesinde biraz daha unlenmis olmasi da bir gercek. Denizi son derece temiz ve kumu cok guzel. ayrica aksam satlerinde restoranlari kumsala tasarak cok degisik bir keyif veriyor.

13 Ağustos 2008 Çarşamba

I am the muffin man...

eFrom childhood to nowadays i have always loved muffins.. cream, marmelade, nuts, lemon, fruits, cocoa, etc.. every kind of muffins are welcome to my taste:) But i recognized that i have never make my own muffin.. That made me a little sad because i have always said that i am good at cooking..
Then i just started to search for receipts from internet and i was thinking to start with a simple one. then i found my recipe. and started to prepare my own muffin.. yummy!!!!

Unfortunately i forgot to take pics when i preare the flour but i will write my recipe here that would help:P Here is the;

ingredients (for 8 muffins)
70 g of butter
130 g of sugar
200 ml milk
250 g of flour
1 pck baking powder
1 pck baking soda
1 pck vanilla
2 eggs
a pinch of cocoa
100 g hazel nuts.

after baking to decorate
some nutella (depends on how much you want)
some balck berry jel
coconut powder

Preparation
Mix vanilla baking powder and soda int oflour and add sugar.
In an other cup mix the eggs, milk and melted butter.
then add the second mixture in first.
here is the hint .. dont mix too much if yu want good muffins.
then add the hazelnuts inside the mixture
pour it into muffin tray.
cook at 200°C about 13-18 minutes.

after they are cooked and cooled. put some nutella on them and then add some coconut powder and finally blackberry jel on them..


they were delicious:P

Ozgul's Departure...

Sometimes we don't even think somebody is leaving away from our lives till he or she goes away. We always think that our relationship will end forever. That is why we continuously postpone to do something together, share the time and the memories. But when the day comes, we unfortunately understand that we had a mistake to postpone to be together..
Departure of Ozgul is such a story for most of us. We all think that we would have more time together when she was around Izmir. Now she is leaving Izmir and going to settle at Bursa. We all can not say that would be bad for her of course but again we are some kind of upset. It is not for her leaving actualy as i mentioned upwards it is the regret of spending less time then we could with her.

Now she is going to work at Bosch at Bursa and we all hope she will be succesful and happy there. Best wishes for you Ozgul............

29 Temmuz 2008 Salı

Pedallarin ardindan..

Oylesine bir kacis gibiydi gorunen.. Yada cilginlikti 70 km pedal cevirmek bazilarina gore.. Ama bana gore bir "keske"yi azaltmakti akip giden hayattan..

Ve aynen oyle oldu.. inanilmaz keyifle gectim yollardan.. sabah kahvalti yaparken Kordon'da Izmir'in gevregi ve sicacik taze cayla birlikte herseyi unuttum sadece martilarin cigliklari ve ise yetismeye calisan insanlarin sessiz sohbetleri dolasti aklimda.. sonra Korfezin etrafini dolastim tekerleri donerken bisikletimin..

Kimse tanimazdi beni boyle kimse olmazdi hayatimdan beni gorebilecek.. o yuzden rahattim alabildigine .. Hatta Guzelyali'da denize nazir bir agac altinda 1 saat kestirecek kadar rahattim..

A
rdindan Inciralti'nda gelip gecenlerin biraz saskin biraz da garipseyen bakislarinin altinda oyle cimlere uzanmis koca bir sirt cantasi ve bisikletle golgenin keyfini surup denizi seyreden bir adam oluverdim..

Gunesin biraz hararetini azalttigina kanaat getirdigimde ciktim tekrar yola.. Urla yollari metre metre eksilmeye basladi. Yolda beni her goren arac nerdeyse bir el, korna yada far selami verdi.. Bisikletciye alisik olmayan yurttasim beni turist zanneti hic suphem yok orasindan.. cunku karsi yonden gelenler bu denli arkadas canlisi olurken benimle ayni yone gidenler daha cok arkamdan aci aci kornalar yada uzerime uzerime arabayi surmeler gibi sekillerde gosterdi sempatisini.. Ben kendimce bir sebep buldum bunada tabiki.. gidilen yon tatil yonu gelinen yon ise koca sehir.. stresini atanlar daha bi sempatiyle daha nazikce selam verirken henuz stresini atamayip bunun icin o yone gidenler buyuk sehrin stresini yansitti biraz:))

Yolda durakladigim yerdeki ilgi beni memleketimin insanini biraz daha sevmeye itti.. o mola verdigim yerde bana sattigi taze domates biberlerle sandvic hazirlayan teyze, "yahu kardesim bu sicakta yorma kendini gel ben seni arabamla gotureyim" diyen iyi niyetli amca.. Su almak icin durdugum koy bakkalinin onlar doguk degil deyip kendi ictigi sudan doldurmasi matarama.. Tatli insanlarin ulkesi yapti bir anda oyle okkali kufurler savurdugumuz kent krolarina inat..

Aksam saatlerinde bir son gayretle ulastim Alacati'ya.. Kamp kuracagim alan kamplara kapatilmisti.. bu haberle o yorgunluk ne kadar agir bir sekilde coktu omuzlarima anlatamam. Ama Jandarma arkadaslar sagolsun benim o caresiz yorgunlugumu gorunce bana bir yer gosterdiler. Esprili Astegmende son noktayi koydu "komutanim burada kamp yapmak yasak degil mi?" diye soran cavusun bu heves kirici sozune cevap olarak. "Oglum yasak tamam da kime sikayet edecekler burda kamp yapiyorlar diye?" Yurdum insani iste:)

Kamp icin kendime uygun bir zemin buldugum anda attim sirt cantasini yere ve basladim yerdeki taslari temizlemeye.. Hala o yorgunlukla bunlari nasil yaptigimi bilmiyorum ama bir kac dakika sonra cadirimi kurmaya baslamistim.. Eskiden ne zordu cadirlari kurmak.. simdi 10 dakika bile surmuyor.. ve tabiki benim aklima hep o hababam sinifindaki Badi Ekrem'in (Sener Sen) cadiri ters kurmus hali geliyor. Hakikaten nasil yapmislar onu oyle hala merak ederim bir gun o tip bir cadir bulup deneyecegim:)))

Bana uygun yer olarak gosterilen alan tam da Alacati Surf okullarinin oldugu koya 20 metre mesafedeydi o yuzden gun boyu kalabalik olsada gece ben ve karavanla surf yapmak icin gelen Fransiz komsularim kaliyorduk oralarda.

Ertesi gun deniz gunes ve oylece dinlenmeyle gecti.. Aksam uzeri de Alacati'nin merkezine bir ufak gezi koyuverdim.. Kucuk sirin bir yer Alacati.. sokaklari ve sakin insanlariyla ve de en onemlisi her araya sikistirilmis irili ufakli cay bahceleriyle son derece sevimli bir kasaba.. Antika pazari da gezmeye degr gercekten.. kendinize illaki birsey bulursunuz orada.. Ayrica ucuza su alabilceginiz kucuk marketleri de var:))) Kamp alanimin etrafinda su veya herhangi birsey alabilecegim bir yer olmadigi icin bu buyuk nimetti:)

Aksam kampta sakin bir gece jel isiticida demlenmis bir bardak cay biraz da cekirdek citlamaya.. uzun zamandir boylesine sade sakin bir zaman gecirmedigimin farkina varmanin huzuru ve icimde donup dolasan ve aklimin odalarinda beni uyusturan onca seyden Alacati'nin o meshur ruzgariyla hic ilgilenmeden gecen bir kac saat.. huzur..

Bir sonraki gun gunes erken saatte vurunca cadira uynamamak imkansizdi o yuzden kalktigim gibi giyip deniz sortumu ciktim cadirdan. havluyu atip kumsala orda devam etmek niyetiyle.. oyle de yaptim ama biraz uzatinca bu uykuyu sirtima her ne kadar koruma faktorlu gunes kremi surmus olsamda bir hayli yandim.. Bu yanmanin acisi cikmadan dolasmak lazim biraz diyerek attim kendimi yola.. otostopla ilica yoluna dustum. Su meshur Kumrucu Sevki'ye gitmeden geri donmek olmazdi.. Gidip o tadi kesfettikten sonra da bu fikri her kim aklima soktuysa (sanirim bir ara cnnturk'te "yol ustu lezzet duraklari" programinda gormustum) onlara bir tesekkur edip dolasmaya basladim ilicada. Bir sonraki gun de cesme de dolastim gunduzun o sicak saatlerinde..

Ayakustu sohbetler kahve icmeye cagirmalarla devam etti Fransiz komsularimla. Cok sempatik insanlardi ve cok insancil. Turkiye'yi cok seviyorlardi ve bu 4. gelisleriydi. Guzergahlarinda Efes Datca ve istanbul vardi daha sonrasi icin. Spor egitmeni olan Xavier sorf konusundaki hevesimi gorunce ogreteyim sana istersen dedi.. Benim icin bulunmaz nimetti bu ve hemen buyuk bir sevkle basladim derslere.. kisaca ve temel seyleri ogretti Xavier ama cok keyifliydi acikcasi. O board'in uzerinde yelkene hukmetemeye calisirlken ruzgar sizi bir kac metre suruklediginde aldiginiz hazzi cok az sey yasatir herhalde..

Oyle boyle derken bir kac gunluk macera sona erdi.. gitmek zor degildi.. bisikletle gitmek ise zordu.. bir cok kisinin delimisin sen sozlerine ragmen gitmek dah ada bir keyifliydi sanki.. Kendine meydan okurken birde o gidemezsin diyenlere meydan okumak gibi birseydi sanki.. Ama en cok kendinden kacisti gidisim.. dertlerimden askimdan ve caresizligimden.. kacinca degisir mi ? hayri degismedi degismeyecekti de ama ben biraz nefes alacaktim. derin derin de cektim icime..
yine olsa yine yaparim diyebilecegim birsey. Pisman degilim hakim bey.. Sizde kendinize boyle kacislar yapin bence.. gittiginizde herseye ragmen anlayacaksi
niz ne demek istedigimi..






17 Temmuz 2008 Perşembe

uzaklara pedal cevirmek

Gunu geldi artik.. yillardir gitmek icin hayal kurdugum ancak bir kac saat sonrasinda unutulmuslar arasinda yerini alan bir uhde.. Bisikletle sahil turu.. Bu hafta neendir bilinmez! karar verdim. Maddi olarak zorlanacak ta olsam yinede gidiyorum dedim ne olursa olsun... Ve gunu geldi catti. Bisikletim sirt cantam, cadirim, olta takimlarim ve gerekli hemen hemen hersey hazir su anda. Ben hazirmiyim? evet sanirim.. uzaklasmak tek basina kilometrelerce pedal cevirmek ve kendinle basbasa kalmak o kadar cazip geliyor ki su anda tamamen hazirim diyebilirim. Oyle bir guzergah secmek durumunda kaldim ki sanki birine gidiyor gibi oldu.. ama kimseye gitmiyorum aslinda. kendime bile degil.. bir yere bile degil bu gidis.. sadece gitmek yolda insanlari gormek onlarla konusmak sonra devam etmek. bir kac domates biraz beyaz peynir biraz ekmek... restoranlardan, marketlerden ve insanlarin oturup hizmet almaktan keyif aldigi heryerden uzak dolasmak durmak.. Sanirim buna cok ihtiyacim var...


kendime bisiklet kaski bile aldim.. eldivenim mataram ve dezenfektan ilaclarim da hazir.. kene korkusu da yok hic icimde.. Gidiyorum ben bir kac saat sonra..


Sabahin 5 inde cikip herkes uyurken kacmak istiyorum bu sehirden.. uzaklasmak lazim daha insanlar kalkip caysuyunu koymadan benim sehirden cikmis olmam lazim..


Gidiyorum ben.. Bisikletle.. uzun mesafelere... hemen hepinizin en az bir kez hayal ettigi sekilde hemde.. belki size de ilham olur bu gidisim.. Belki sizinde hayatinizdan bir "keske"niz azalir benim gibi...


Gidiyorum ben...
haydi eywallah...