29 Temmuz 2008 Salı

Pedallarin ardindan..

Oylesine bir kacis gibiydi gorunen.. Yada cilginlikti 70 km pedal cevirmek bazilarina gore.. Ama bana gore bir "keske"yi azaltmakti akip giden hayattan..

Ve aynen oyle oldu.. inanilmaz keyifle gectim yollardan.. sabah kahvalti yaparken Kordon'da Izmir'in gevregi ve sicacik taze cayla birlikte herseyi unuttum sadece martilarin cigliklari ve ise yetismeye calisan insanlarin sessiz sohbetleri dolasti aklimda.. sonra Korfezin etrafini dolastim tekerleri donerken bisikletimin..

Kimse tanimazdi beni boyle kimse olmazdi hayatimdan beni gorebilecek.. o yuzden rahattim alabildigine .. Hatta Guzelyali'da denize nazir bir agac altinda 1 saat kestirecek kadar rahattim..

A
rdindan Inciralti'nda gelip gecenlerin biraz saskin biraz da garipseyen bakislarinin altinda oyle cimlere uzanmis koca bir sirt cantasi ve bisikletle golgenin keyfini surup denizi seyreden bir adam oluverdim..

Gunesin biraz hararetini azalttigina kanaat getirdigimde ciktim tekrar yola.. Urla yollari metre metre eksilmeye basladi. Yolda beni her goren arac nerdeyse bir el, korna yada far selami verdi.. Bisikletciye alisik olmayan yurttasim beni turist zanneti hic suphem yok orasindan.. cunku karsi yonden gelenler bu denli arkadas canlisi olurken benimle ayni yone gidenler daha cok arkamdan aci aci kornalar yada uzerime uzerime arabayi surmeler gibi sekillerde gosterdi sempatisini.. Ben kendimce bir sebep buldum bunada tabiki.. gidilen yon tatil yonu gelinen yon ise koca sehir.. stresini atanlar daha bi sempatiyle daha nazikce selam verirken henuz stresini atamayip bunun icin o yone gidenler buyuk sehrin stresini yansitti biraz:))

Yolda durakladigim yerdeki ilgi beni memleketimin insanini biraz daha sevmeye itti.. o mola verdigim yerde bana sattigi taze domates biberlerle sandvic hazirlayan teyze, "yahu kardesim bu sicakta yorma kendini gel ben seni arabamla gotureyim" diyen iyi niyetli amca.. Su almak icin durdugum koy bakkalinin onlar doguk degil deyip kendi ictigi sudan doldurmasi matarama.. Tatli insanlarin ulkesi yapti bir anda oyle okkali kufurler savurdugumuz kent krolarina inat..

Aksam saatlerinde bir son gayretle ulastim Alacati'ya.. Kamp kuracagim alan kamplara kapatilmisti.. bu haberle o yorgunluk ne kadar agir bir sekilde coktu omuzlarima anlatamam. Ama Jandarma arkadaslar sagolsun benim o caresiz yorgunlugumu gorunce bana bir yer gosterdiler. Esprili Astegmende son noktayi koydu "komutanim burada kamp yapmak yasak degil mi?" diye soran cavusun bu heves kirici sozune cevap olarak. "Oglum yasak tamam da kime sikayet edecekler burda kamp yapiyorlar diye?" Yurdum insani iste:)

Kamp icin kendime uygun bir zemin buldugum anda attim sirt cantasini yere ve basladim yerdeki taslari temizlemeye.. Hala o yorgunlukla bunlari nasil yaptigimi bilmiyorum ama bir kac dakika sonra cadirimi kurmaya baslamistim.. Eskiden ne zordu cadirlari kurmak.. simdi 10 dakika bile surmuyor.. ve tabiki benim aklima hep o hababam sinifindaki Badi Ekrem'in (Sener Sen) cadiri ters kurmus hali geliyor. Hakikaten nasil yapmislar onu oyle hala merak ederim bir gun o tip bir cadir bulup deneyecegim:)))

Bana uygun yer olarak gosterilen alan tam da Alacati Surf okullarinin oldugu koya 20 metre mesafedeydi o yuzden gun boyu kalabalik olsada gece ben ve karavanla surf yapmak icin gelen Fransiz komsularim kaliyorduk oralarda.

Ertesi gun deniz gunes ve oylece dinlenmeyle gecti.. Aksam uzeri de Alacati'nin merkezine bir ufak gezi koyuverdim.. Kucuk sirin bir yer Alacati.. sokaklari ve sakin insanlariyla ve de en onemlisi her araya sikistirilmis irili ufakli cay bahceleriyle son derece sevimli bir kasaba.. Antika pazari da gezmeye degr gercekten.. kendinize illaki birsey bulursunuz orada.. Ayrica ucuza su alabilceginiz kucuk marketleri de var:))) Kamp alanimin etrafinda su veya herhangi birsey alabilecegim bir yer olmadigi icin bu buyuk nimetti:)

Aksam kampta sakin bir gece jel isiticida demlenmis bir bardak cay biraz da cekirdek citlamaya.. uzun zamandir boylesine sade sakin bir zaman gecirmedigimin farkina varmanin huzuru ve icimde donup dolasan ve aklimin odalarinda beni uyusturan onca seyden Alacati'nin o meshur ruzgariyla hic ilgilenmeden gecen bir kac saat.. huzur..

Bir sonraki gun gunes erken saatte vurunca cadira uynamamak imkansizdi o yuzden kalktigim gibi giyip deniz sortumu ciktim cadirdan. havluyu atip kumsala orda devam etmek niyetiyle.. oyle de yaptim ama biraz uzatinca bu uykuyu sirtima her ne kadar koruma faktorlu gunes kremi surmus olsamda bir hayli yandim.. Bu yanmanin acisi cikmadan dolasmak lazim biraz diyerek attim kendimi yola.. otostopla ilica yoluna dustum. Su meshur Kumrucu Sevki'ye gitmeden geri donmek olmazdi.. Gidip o tadi kesfettikten sonra da bu fikri her kim aklima soktuysa (sanirim bir ara cnnturk'te "yol ustu lezzet duraklari" programinda gormustum) onlara bir tesekkur edip dolasmaya basladim ilicada. Bir sonraki gun de cesme de dolastim gunduzun o sicak saatlerinde..

Ayakustu sohbetler kahve icmeye cagirmalarla devam etti Fransiz komsularimla. Cok sempatik insanlardi ve cok insancil. Turkiye'yi cok seviyorlardi ve bu 4. gelisleriydi. Guzergahlarinda Efes Datca ve istanbul vardi daha sonrasi icin. Spor egitmeni olan Xavier sorf konusundaki hevesimi gorunce ogreteyim sana istersen dedi.. Benim icin bulunmaz nimetti bu ve hemen buyuk bir sevkle basladim derslere.. kisaca ve temel seyleri ogretti Xavier ama cok keyifliydi acikcasi. O board'in uzerinde yelkene hukmetemeye calisirlken ruzgar sizi bir kac metre suruklediginde aldiginiz hazzi cok az sey yasatir herhalde..

Oyle boyle derken bir kac gunluk macera sona erdi.. gitmek zor degildi.. bisikletle gitmek ise zordu.. bir cok kisinin delimisin sen sozlerine ragmen gitmek dah ada bir keyifliydi sanki.. Kendine meydan okurken birde o gidemezsin diyenlere meydan okumak gibi birseydi sanki.. Ama en cok kendinden kacisti gidisim.. dertlerimden askimdan ve caresizligimden.. kacinca degisir mi ? hayri degismedi degismeyecekti de ama ben biraz nefes alacaktim. derin derin de cektim icime..
yine olsa yine yaparim diyebilecegim birsey. Pisman degilim hakim bey.. Sizde kendinize boyle kacislar yapin bence.. gittiginizde herseye ragmen anlayacaksi
niz ne demek istedigimi..






17 Temmuz 2008 Perşembe

uzaklara pedal cevirmek

Gunu geldi artik.. yillardir gitmek icin hayal kurdugum ancak bir kac saat sonrasinda unutulmuslar arasinda yerini alan bir uhde.. Bisikletle sahil turu.. Bu hafta neendir bilinmez! karar verdim. Maddi olarak zorlanacak ta olsam yinede gidiyorum dedim ne olursa olsun... Ve gunu geldi catti. Bisikletim sirt cantam, cadirim, olta takimlarim ve gerekli hemen hemen hersey hazir su anda. Ben hazirmiyim? evet sanirim.. uzaklasmak tek basina kilometrelerce pedal cevirmek ve kendinle basbasa kalmak o kadar cazip geliyor ki su anda tamamen hazirim diyebilirim. Oyle bir guzergah secmek durumunda kaldim ki sanki birine gidiyor gibi oldu.. ama kimseye gitmiyorum aslinda. kendime bile degil.. bir yere bile degil bu gidis.. sadece gitmek yolda insanlari gormek onlarla konusmak sonra devam etmek. bir kac domates biraz beyaz peynir biraz ekmek... restoranlardan, marketlerden ve insanlarin oturup hizmet almaktan keyif aldigi heryerden uzak dolasmak durmak.. Sanirim buna cok ihtiyacim var...


kendime bisiklet kaski bile aldim.. eldivenim mataram ve dezenfektan ilaclarim da hazir.. kene korkusu da yok hic icimde.. Gidiyorum ben bir kac saat sonra..


Sabahin 5 inde cikip herkes uyurken kacmak istiyorum bu sehirden.. uzaklasmak lazim daha insanlar kalkip caysuyunu koymadan benim sehirden cikmis olmam lazim..


Gidiyorum ben.. Bisikletle.. uzun mesafelere... hemen hepinizin en az bir kez hayal ettigi sekilde hemde.. belki size de ilham olur bu gidisim.. Belki sizinde hayatinizdan bir "keske"niz azalir benim gibi...


Gidiyorum ben...
haydi eywallah...